Maria Montessori 31 Ağustos 1870 yılında İtalya’da dünyaya geldi. Babası muhasebeci, annesi iyi eğitim görmüş, okumayı seven bir kadındı. Babasının karşı çıkasına rağmen İtalya’da tıp fakültesine giren ilk kız öğrenci oldu ve 1896 yılında İtalya’nın ilk kadın doktoru unvanını alarak tıp fakültesini tamamladı. Montessori bir bilim insanı olarak sahip olduğu özelliklerin dışında, bir kadın olarak da zamanının değer yargılarının ilerisinde yaşamış ve kadın hakları için mücadele etmiştir. İtalya’nın ilk kadın doktoru olarak, 1896’da Berlin ve 1900’de Londra’da iki kadın konferansında İtalya’yı temsil etmek için seçilmiş ve bu konferanslarda kadınlara eşit ücret için çağrı yapmıştır.
Üniversiteden mezun olduktan sonra asistan doktor olarak atandığı Roma Psikiyatr kliniğinde zekâ özürlü çocuklarla çalışmıştır. 1899 yılında ise Roma’da zekâ geriliği olan tüm çocukların yollandığı yeni Orthophrenic okuluna yönetici olarak atanır. 1896 -1907 yılları arasında sağlık, antropolojisi, felsefe, psikoloji ve eğitim çalışmalarını devam ettirir. 1907 yılında Roma’nın San Lorenzo bölgesinde, çalışan ailelerin çocuklarından oluşan 60 kişilik grupla çalışmak için üniversitedeki kürsüsünden ve tıbbî uygulamalarından vazgeçer. Burada ilk Casa dei Bambini’yi yani Çocuklar Evi’ni kurar. Bir yıl içinde İtalya’da beş yeni Çocuklar Evi hizmete girdi ve İsviçre hükümeti İtalyanca konuşulan bölgesindeki bütün anaokullarında Çocuklar Evi modelini uygulama kararı aldı. 1907 yılından itibaren dünyanın birçok ülkesinde Montessori metodu hakkında çalışmalar yürütmeye devam eder. 1909’da yüzlerce öğretmene eğitim kursları vermeye başladı, eğitim notları kitap olarak yayımlandı. 1912’de ABD’de The Montessori Method (Montessori Metodu) ismiyle yayımlanan kitap en çok satan oldu ve 20 dile çevrildi. Maria Montessori ABD, İngiltere ve Avrupa’da seminerler vermeye başladı. 1917’de oğlu Mario, gelini ve dört torunuyla birlikte İspanya’ya yerleşti. 1933’te Nasyonal Sosyalist yönetim altındaki Almanya’da Montessori okulları kapatıldı ve Montessori’nin kitapları yakıldı. Maria Montessori faşist Mussolini yönetimiyle iş birliği yapmayı reddettiği için bir yıl sonra İtalya’daki okulları da kapatıldı. 1936’da İspanya’daki iç savaş nedeniyle Montessori ailesi Hollanda’ya yerleşti. 1939’da oğlu ile birlikte Madras’a üç aylık bir eğitim vermek üzere Hindistan’a giden Montessori, savaş patlak verince İtalya vatandaşı olduğu için ev hapsine, oğlu Mario da gözaltına alındı. Bu dönemde Ghandi, Neru ve Tagore ile tanıştı. Hindistan’da 7 yıl kalan Montessori, 1000’den fazla Hint öğretmene eğitim verdi. 1946 yılında Hindistan’dan Hollanda’ya döner. Hollanda’ya dönmesinin ardından 1947 yılında UNESC’da Eğitim ve Barış üzerine konuşan Maria Montessori’ye, 1949’da üç defa layık görüleceği Nobel Barış Ödülü ilk defa takdim edildi. 1952’de hayata veda etti. Montessori eğitimi üzrine çalışmalarını oğlu Mario Montessori ve torunları, 1929’da Maria Montessori tarafından kurulan Association Montessori International (AMI) çatısı altında devam ettirdiler.
Maria Montessori 6 Mayıs 1952 yılında hayata gözlerini kapadı. Bir eğitim emekçisi olarak, dünyanın birçok ülkesinde konferanslar, eğitimler vermiş, kitaplar yazmış, yeni okullar ve öğretmen eğitim merkezleri açmış, bir yandan da çocukları gözlemleyerek kendi eğitimine devam etmiştir. Bir dünya vatandaşı olarak yaşamıştır. Dünya genelindeki çabalarının ürünü olarak metodu dünyanın birçok ülkesinde uygulanmaktadır.